
.
Merhaba ben KADIN;
Hani sayın tanrının erkeğin kaburga kemiğinden yarattığı varlık.
Sözde eşit olup ama eşit davranılmayan canlı..
...
Kaç çocuğunuz var sorusuna 2 tane aslanlar gibi oğlan. ( ımm ) bir de kız var cevabına layık olan
Evde yemek yok diye dayak atılıp öldürülen
Tecavüzcüleri tarafından kesilip yakılan
Sokakta etek giydi diye taşlanan
Bedeni üzerinde doğum politikaları üretilen
Başlık parası için 80 yaşındaki adamla evlendirilen
kadın.
BEN KADINIM ANNE OLAN
HANİ CENNETİN SÖZDE AYAKLARININ ALTINDA OLDUĞU FAKAT AYAKLAR ALTINA ALINAN CANLI!!! (DARİN-AHURA GÜNLÜKLERİ)
KADIN OLMAK

TOPLUMSAL CİNSİYET
Toplumsal Cinsiyet NEYDİ _?
Kız çocukları bebekle oynar,erkek çocukları ise araba ile.Kız çocuklara pembe rengi erkek çocuklara ise mavi rengini uygun görülmüştür sistem..Oysa burada çocuğun istekleri hiç düşünülmemiş erk sistemin çarklarına kurban edilmişlerdir.Kız çocuklara daha çocukken verilen bebek oyuncaklarla ,annelik duygusu empoze edilmeye çalışılmış ileride anne olmasalar VEYA cinsel yönelimleri farklı bile olsa dayatmalarla annelik duygusu aşılanmaya çalışılmıştır.,
Keza erkek çocuklarda bu dayatmalardan nasibini gani gani almıştır.Büyüyünce baba olacakları gibi bir dayatmada bulunulmuş ,cinsel yönelimleri farklı bile olsa onlara babalık kavramı dayatılmıştır.
Çocukluktan başlayan bu dayatmalar büyüdükten sonrada devam etmiş kadınlık erkeklik kavramlarının içeriği genişletilmiştir Kadın çocuk yapar evde oturur,kadın gece sokağa çıkamaz ,kadın hamile iken tahrik eder vs gibi kavramlarla kadınların yaşam alanları daraltılmış kadınlar bir nevi erkeğin kölesi haline getirilmiştir.Erkekler için ise izzet-i ikramlar gani gani sunulmuştur...
...
Kadınların toplumun bel kemiği olduğu unutulmuştur..Bir tek kadınlar değil; LGBTİ'ler ve azınlıklar da bu sistemin çarklarına bir çaput gibi takılıp sürüklenmişlerdir..
..
Toplumsal cinsiyet ve toplumsal tabularla çevrilen bu kesimler yıllardır mücadelesini sürdüren fakat yıllardır da kayıplar veren ötekilerdir.
mücadelemizde istediğimiz yerlere gelmemiz ve haklarımızı elde etmemiz dileği ile .............(Darin)

Mücadele verdiğimiz alanları, kendi içerimizde tanıyıp benimsememiz gerekiyor. Benimseme meselesi bittikten sonra alanlarımızı, çevremizi genişletmek ve topluma, devlete ya da her şeye karşı ısrarlı bir şekilde “bakın, ben burdayım!” dememiz çok önemli. Bir şeylerin arkasına saklanarak değil, tam da olayın yani dikenin üstüne basıp güçlü olduğumuzu göstermeliyiz. Bundan sonra olay “görünürlük” meselesine dönüşüyor. Görünürlük mücadelesi, zor bir iştir. Her şeyi, herkesi karşımıza aldığımızın resmidir. Görünürlükten bir hayli nasibini almış olanlar trans ve natrans kadınlardır. Çünkü Türkiye’de ve dünyada eril sistem hegemonyasını oluşturmuş ve sürdürüyor.
Peki, biz trans ve natrans kadınlar olarak ne yapabiliriz? Nasıl bir tavır almalıyız ve pratiğe dönüştürmeliyiz? İlk başta bahsettiğim gibi bunun yolu güçlü ve görünür olmaktan geçer ve yetersiz kaldığı durumlarda lubunya kültüründen gelen “madilik” devreye girer ve bir kez daha gücümüze güç katar. Eril sistem, ezmeyi ve aşağılamayı ilk olarak trans ve natrans kadınlar üzerinde uygulamaya başlar. Çünkü; biz erk sistem için tehlikeyizdir. Hem tehlikeli, hem de ezilen ve aşağılanan bizler, bize karşı yapılan şiddette, saldırılarda “madilik” yaparak cevap verip, gündüzler de geceler de bizim demeliyiz.
2010’larda, transların sokakta daha rahat yürümesini şuna bağlıyorum. 80’lerde, 90’larda televizyon ve gazetelere manşet olan “Travesti Terörü”, “Travesti Dehşeti”, “Dönmeler orda/şurda olay çıkardı.” cümlelerini gördük. Olaya bu yönden de bakmak gerekir; “terör çıkartan” travestiler, “çevreye dehşet saçan” travestiler, “olay çıkartan” travestiler olmasa, var olma ve görünürlük mücadelemizi kazanmayabilirdik. O zaman direnen, herkesi karşısına alıp görünür olmak için mücadele eden koca yürekli insanlara borçluyuz aslında... Sokakta rahat yürümemizi, okuduğumuz okullarda verdiğimiz trans varoluş, seks işçiliği dışında diğer mesleklerde de başarılı olduğumuzu göstermeyi hem varlığımızla, hem de geçmişin deneyimiyle başardık.
Erk zihniyete sahip olan toplum ve devletle mücadele etmek için “madilik” yapmamızın önemini vurgularken, kendi aramızda dayanışma içerisindeyken “gullüm”le madiliği birbirine karıştırmamayı da unutmamalıyız! (EYŞAN BOZKURT)
Güçlü olmak için “madilik” yapmamız lazım!
